Necla DALAN
Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın, uzun süredir altın kotasının hem sektöre hem de Türk ekonomisine olumsuz etkilerini anlatıyor. Ara ara gazetecilerle de buluşup bu işin faturasını net örneklerle ortaya koyuyor. Birkaç gün öne bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte Burak Yakın ile buluştuk. Sohbetimizin ana konusu altın kotası, yarattığı olumsuzluklar ve mücevher sektörü için büyük tehdit haline gelen Mısır oldu.
Görünen o ki Yeşim’den Eroğlu’na Türk tekstilcilerin gözdeki haline gelen ve dev fabrikaların kurulduğu Mısır, mücevherde de alternatif hale geldi. Sayıları 30’u aşan Türk tekstil şirketinin yatırım yaptığı ve asgari ücretin 280 dolar seviyesinde olduğu Mısır’a mücevher sektöründen de yoğun bir kayış var.
250 MİLYON DOLARLIK YATIRIM GİTTİ
Burak Yakın’ın verdiği bilgiye göre 7-8 mücevher üreticisi fabrikasını Mısır’a taşıdı. Bu 250 milyon dolarlık bir yatırımın Mısır’a kaydığı anlamına geliyor. Yakın, “Sermayeyle birlikte bu rakam 1 milyar doların üzerinde. Buna bir de ihracattaki kan kaybını eklersek üzülmemek elde değil. Mısır şu anda yeni Çin. Mücevherci oraya koşuyor. Bizim sektörde asgari ücret alan yok. En az alan 1000-1200 dolar alıyor. Mısır’da asgari ücret 280 dolar olunca mücevher sektörü için cazip oldu. 280 dolar nerde 1000-1200 dolar nerde… Eğer kota kalkmazsa sektörün yüzde 30’u Mısır’a kaçacak ve Mısır önümüze geçecek. Türkiye’de 7.500 üretici var sektörde ve yüzde 30 dediğiniz 2.500 üreticinin gitmesi demek. Türkiye’deki üretim kapasitesinin yüzde 30’u Mısır’a giderse üretimini Mısır bir anda dünya mücevher pazarında oyuncu haline gelir” uyarısında bulundu.
USTALAR DEVASA MAAŞLARLA MISIR’A GİDİYOR
Mısır’a gidenlerin Türkiye’deki yatırımlarını, ekipmanlarını, nitelikli personelini, sermayelerini, altınını, gümüşünü de Mısır’a taşıdığını vurgulayan Yakın, şöyle devam etti:
“Çok değerli personelleri kaybediyoruz. Ermeni ustalarımız Mısır’a devasa maaşlarla gidiyor. Mısır’da kimi 10 bin dolar kimi 20 bin dolar maaşla Mısırlı personele eğitim veriyor.”
“VERDİĞİMİZ MÜCADELE SAYESİNDE İHRACAT ARTIYA GEÇTİ”
Burak Yakın altın kotası yüzünden uzun süredir ekside olan mücevher ihracatının aylardır verdikleri mücadele sayesinde artıya geçtiğini de vurguladı. Yakın’ın verdiği bilgilere göre 1-19 Temmuz 2024 döneminde geçen yıl 159 milyon dolar olarak gerçekleşen mücevher ihracatı yüzde 287,65 gibi yüksek bir oranda artarak 616 milyon 367 bin dolara yükseldi. Geçen yıl 1 Ocak-19 Temmuz arasında 3 milyar 213 milyon 607 bin dolar olan ihracat da artıya döndü ve yüzde 6,69 artışla 3 milyar 426 milyon 696 bin 213 dolar olarak gerçekleşti. Üretim ihracatı bu sene yüzde 38 artışla rekor kırdı. Külçe ihracatı yüzde 67 geri geldi.
“ÇOK YIPRATICI BİR SÜREÇ YAŞADIK”
“Altın kotasının kalktığı gün itibariyle çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyoruz” diyen Yakın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Malum altın kotası 2023 ikinci yarısı ve 2024 ilk yarısında bizi çok etkiledi ve yaptığımız çalışmalarla sürekli yükselme trendinde olan mücevher ihracatımız ne yazık ki bu süreçte ciddi bir düşüş yaşadı. Biz altın kotası sorununa rağmen çalışmaya ara vermedik. Hem Türkiye’deki alım heyeti etkinliklerimiz hem de dünyanın önde gelen fuarları, etkinliklerine katıldık, ticaret heyetleri yaptık. Bu süreç ülkemiz için olduğu kadar mücevher sektörümüz için de hayli yıpratıcı oldu. Türkiye’nin bu kadar yüksek katma değerli bir sektörü riske atma lüksü yok. Kilogramda 2-4 bin dolar arası ülke ekonomisine katkı sağlayan kaç sektör var? Açık ara en yüksek ihracat kilogram değerine sahip sektör mücevher sektörü. Bunu daha da geliştirmek için ihracatçımızın dünyadaki diğer rakipleri gibi hammaddeye kolay ulaşabilmesi lazım.”
“ALTIN İHRACAT KREDİSİ REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRIR”
Sektördeki diğer sorunlarla ilgili de değerlendirmede bulunan Burak Yakın, şu noktalara dikkat çekti:
-İhracatçı hammaddeye ulaşabilmeli. Rakiplerimiz bu sorunu çözdüler. Altını gümüşü rekabetçi koşullarda kolaylıkla alabiliyorlar. Mesela İtalya’daki rakibimiz ne yapıyor? Siparişi alıyor, gidiyor İGA ya da Eximbank’ına, diyor ki “Ben 10 kilo altın takı siparişi aldım. İGA veya Eximbank da firmaya 10 kilo altın ihracat kredisi açıyor. Firma sözleşme süresi içinde üretimini yapıp müşterisine gönderiyor. İhracat bedeli de günlük altın değeri üzerinden alındığı için altın kredisi borcunu kapatıyor. Bunu Türkiye’de yapmamız halinde mücevher üreticimizin uluslararası rekabet gücü de artacak. Ülkemizde üretilen altını, Merkez Bankası’nda duran altını kullanmış oluruz ve altın ithalatımızı azaltmış oluruz.
GERÇEK İHRACAT 15-16 MİLYAR DOLAR
-Türkiye, mücevherat üretiminde dünyada bir numara… Görünen ihracatımız 8 milyar dolar belki ama aslında çok daha yüksek bir ihracat var… Turiste kredi kartıyla yapılan satışlar mücevher ihracatı olarak görünmüyor. 150 bin dolarlık kredi kartı çekilmiş, bu hizmet ihracatı olabilir mi? Bir de bavul ticareti meselesi var. Bazı ülkeler bankacılık sistemi üzerinden ticaret yapılamıyor. Öyle olunca da ürün de kayıt dışı gidiyor ve döviz de kayıt dışı geliyor ülkemize. Bunları dikkate aldığımız zaman ihracatımız 15-16 milyar doların üzerinde aslında.
“GÜMÜŞTE YÜZDE 27.5 VERGİ İŞÇİLİK ÜZERİNDEN ALINSIN”
-Türkiye gümüş üretimi ve ihracatında da çok önemli bir kapasiteye sahip. Burada da gümüş takılardaki vergilendirmede sorun var. Tüm ürün üzerinden yüzde 27.5 vergi koydular. Oysa işçilik üzerinden yüzde 27.5 vergi alınması lazım. Dünyada çok yüksek bir gümüş üretimi var. Firmalarımız rekabetçi olabilmek için ürün ithal ediyor, yerli üretim ile karıştırıp ihracat yapıyor. Bu da ihracat dengemizi bozuyor. Vergi düzenlemesi yapılırsa ihracattaki rekabetçiliğimiz de artacaktır.
patronlardunyasi.com